Katlanabilir Cihazlar Ne Kadar Yararlı?HUAWEI’nin Yanıltıcı Yaklaşımı

Can Emre
4 okuma süresi.

Son yıllarda teknoloji dünyasında katlanabilir cihazların sayısında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Özellikle HUAWEI ve benzeri büyük teknoloji firmaları, bu tür cihazları piyasaya sürmekte adeta yarış halinde. İlk bakışta oldukça yenilikçi ve heyecan verici görünen bu cihazlar, birçok kullanıcı tarafından ilgiyle karşılanıyor. Ancak, bu katlanabilir ekran teknolojisinin gerçekten ihtiyaç duyulan bir yenilik mi olduğu yoksa yalnızca bir pazarlama taktiği mi olduğu konusunda ciddi tartışmalar var. Katlanabilir Cihazlar gerçekten kullanışlı mı?

Katlanabilir Cihazlar Gerekli mi?

Katlanabilir cihazların sunduğu en belirgin özellik olan katlanabilir ekran, yüzeyde oldukça etkileyici görünebilir. Özellikle kullanıcıların ekran boyutunu diledikleri gibi ayarlama imkanı sunması ve cihazların taşınabilirliğini artırması bu cihazları cazip kılan özelliklerden bazılarıdır. Ancak işin özüne bakıldığında, bu katlanma özellikleri aslında teknoloji dünyasında devrim niteliğinde bir yenilik olmaktan çok uzak. Çoğu teknoloji uzmanı, bu özelliğin fazlasıyla abartıldığını ve cihazların asıl değerlendirilmesi gereken yönlerinin donanımsal ve yazılımsal özellikler olduğunu vurguluyor.

Katlanabilir Ekranların Sınırlı Kullanım Alanı

Katlanabilir ekranlar, ilk bakışta kullanıcıların daha büyük bir ekran alanına sahip olmasını sağlasa da, bu teknolojinin uzun vadede kullanıcı deneyimine kattığı fayda sınırlı. Örneğin, katlanabilir ekranların yapısal zayıflıkları, bu cihazların dayanıklılık sorunlarına yol açabiliyor. Ekranın katlanma noktaları, zamanla aşınmaya açık hale gelebilir ve ekranın performansını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, katlanabilir ekranlar cihazları daha kalın ve ağır hale getiriyor, bu da taşınabilirliği artırmak yerine tam tersi bir etki yaratabiliyor.

Donanımsal Özellikler: Asıl Önemli Olan Ne?

Katlanabilir cihazların öne çıkması gereken asıl alan, ekranın katlanabilirliği değil, cihazın donanım ve yazılım gücüdür. Günümüz teknoloji dünyasında kullanıcıların en çok dikkat ettiği faktörler arasında işlemci gücü, RAM kapasitesi, batarya ömrü ve kamera kalitesi gibi donanımsal özellikler ön plandadır. HUAWEI gibi markaların katlanabilir cihazlarının bu alanlarda ne kadar yenilikçi oldukları ise tartışmalıdır.

Örneğin, piyasadaki birçok katlanabilir cihazın işlemci gücü, standart akıllı telefonlara kıyasla yeterince rekabetçi değil. Yine aynı şekilde, batarya ömrü konusunda da katlanabilir cihazlar genellikle daha kısa süreli kullanım sunuyor. Bu da kullanıcıların, katlanabilir ekran avantajına sahip olmak için performanslarından ödün vermek zorunda kaldığını gösteriyor.

Veriler Ne Diyor?

Yapılan araştırmalar, katlanabilir cihazların satışlarının beklendiği kadar yüksek olmadığını ortaya koyuyor. IDC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2023 yılında dünya genelinde satılan katlanabilir cihazların toplam akıllı telefon satışlarına oranı yalnızca %1,2 seviyesinde kaldı. Bu, kullanıcıların büyük çoğunluğunun hala geleneksel akıllı telefonlara yöneldiğini gösteriyor.

Diğer bir veri kaynağı olan Counterpoint Research, katlanabilir cihazların en büyük sorununun fiyat/performans dengesi olduğunu vurguluyor. Yüksek fiyat etiketlerine sahip bu cihazlar, sundukları ek özelliklerle bu fiyatı haklı çıkaramıyor. Kullanıcılar, daha uygun fiyatlı ve performansı yüksek cihazları tercih ederek, katlanabilir ekran teknolojisini gereksiz bir lüks olarak görüyor.

Sonuç olarak, HUAWEI ve benzeri firmaların katlanabilir cihazlara yaptıkları büyük yatırımlar, tüketicilerin temel ihtiyaçlarına hitap etmekten uzak olabilir. Katlanabilir ekranlar her ne kadar estetik ve işlevsel bir yenilik gibi görünse de, donanım ve yazılım alanındaki eksiklikler, bu cihazların uzun vadeli bir trend olmasını zorlaştırıyor. Kullanıcılar, teknolojiyi estetikten çok performans ve dayanıklılık açısından değerlendirdiğinde, katlanabilir cihazların gerçek potansiyeli sorgulanır hale geliyor.

Güncel teknoloji haberlerine anında ulaşabilmek için bizleri XInstagram ve Telegram  üzerinden takip etmeyi unutmayın!

Bu yazıyı paylaş
2002 yılında Balıkesir’de dünyaya gelen Can Emre, çocukluk yıllarından itibaren motor sporlarına ve oyun dünyasına olan tutkusuyla tanınan bir isimdir. Henüz 10 yaşındayken televizyonda izlediği bir Formula 1 yarışı, onun için sadece bir sporun değil, aynı zamanda bir yaşam tarzının başlangıcı oldu. McLaren takımının cesur hamleleri ve pistlerdeki tarihi zaferleri, Can’ın gönlünde ayrı bir yer edindi. Formula 1 dünyasına olan ilgisi giderek bir tutkuya dönüştü ve bu tutku, kariyer planlarını şekillendiren önemli bir etken haline geldi.Can, eğitim hayatına Balıkesir’de başlayıp, lise yıllarının ardından İstanbul Üniversitesi’nde Yeni Medya bölümüne kabul edildi. Üniversite yılları, onun dijital dünyanın dinamiklerini daha iyi anlamasına ve medya sektöründe sağlam bir temel oluşturmasına olanak sağladı. Aynı zamanda akademik bilgilerini, motor sporları ve oyun içerikleri üretiminde uygulayarak kariyerinde yeni bir döneme adım attı.Gazetecilik stajıyla profesyonel hayata adım atan Can Emre, kısa sürede motor sporları ve dijital içerik üretimi konularında yetkin bir isim haline geldi. Çeşitli motor sporları platformlarında yazdığı makaleler ve analizlerle, takipçilerine hem teknik hem de eğlenceli bir bakış açısı sundu. Yarış analizleri, tarihi geri dönüşler, sürücü profilleri ve pist incelemeleri gibi geniş bir yelpazede içerik üreterek okuyucularının Formula 1’e olan ilgisini artırmayı başardı. Bunun yanı sıra motor sporlarına dair yaptığı röportajlar, sektördeki farklı sesleri duyurmayı ve bu dünyaya olan sevgisini daha da pekiştirdi.Can Emre, yazılarında yalnızca teknik analizlere değil, aynı zamanda bu sporun büyülü hikayelerine de yer veriyor. Özellikle Formula 1’in efsanevi yarışları, unutulmaz anları ve dramatik şampiyonlukları üzerine yaptığı araştırmalar, içeriklerine derinlik katıyor. McLaren hayranı olması, onun bu spora duyduğu tutkuyu daha da belirgin hale getiriyor. Takımın geçmiş zaferlerini ve bugünkü mücadelesini takip ederken, aynı zamanda gelecekteki başarılara dair umutlarını her fırsatta dile getiriyor.Can’ın tutkusu sadece pistlerle sınırlı değil. Oyun dünyası da onun vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Özellikle Witcher serisine olan ilgisi, hem hikâye anlatımı hem de oyun dünyasının büyüleyici atmosferine olan hayranlığını yansıtıyor. Boş zamanlarında kendini Witcher’ın karanlık ve etkileyici dünyasında bulmak, onun için bir hobi değil, adeta bir yaşam biçimi. Bu oyun, Can’ın hayal gücünü ve yaratıcılığını besleyen önemli bir kaynak haline gelmiş durumda.Motor sporları ve oyun dünyası hakkındaki derin bilgi birikimi, Can Emre’yi içerik üretiminde bir adım öne taşıyor. Hem profesyonel kariyerinde hem de kişisel hayatında tutkularını başarıyla birleştirerek, yazılarında okuyucularına hem bilgi hem de keyif sunmayı amaçlıyor.İstanbul Üniversitesi’ndeki eğitimiyle beraber dijital medya dünyasına olan ilgisini artıran Can, yeni platformlar keşfetmeye ve daha geniş kitlelere ulaşmaya devam ediyor. McLaren sevgisiyle Formula 1 dünyasında, Witcher tutkusu ile oyun dünyasında kendine özgü bir yer edinmiş olan Can Emre, genç yaşına rağmen bu iki alanda da etkileyici bir iz bırakmayı sürdürüyor. İlerleyen yıllarda, hem motor sporları hem de oyun dünyasında daha büyük projelere imza atması ve adından sıkça söz ettirmesi bekleniyor.
Bir Yorum Bırak